—Y hay más. Tan pronto no van a cortar tu planta de naranja-lima. Cuando la corten estarás lejos y no sentirás nada. Sollozando me abracé a sus rodillas.—Ya no me interesa, papá. No me interesa… Y mir...
در خانه ما فقر به اندازه ای بود که آدم خیلی زود یاد می گرفت چیزی را تلف نکند، هرچیزی پول می برد، گران بود.
يجب أن تعلم أن قلب الإنسان يجب أن يكون كبيرًا جدًا لاحتواء كل من نحب.
Манговото дръвче си е мое. Първа го хванах.
Görüyorsun ya, ailede herkes genellikle iyi. Öyleyse neden küçük İsa bize yakınlık göstermiyor? Dr. Faulhaber'in evine gidersin masanın bir sürü şeyler tepeleme dolu olduğunu görürsün. Villas-Boaslard...
Birkaç gün sonra her şey bitti. Yaşamaya hükümlüydüm. Yaşamaya!
Arabaya dönüp oturdu.Nereye gitmek istiyorsun?Yalnızca buradan uzaklaşmak istiyorum. Murundu yoluna kadar gidebiliriz. Yakındır, fazla benzin de gitmez.Güldü.
يجب أن تعلم أن قلب الإنسان يجب أن يكون كبيرًا جدًا لاحتواء كل من نحب. شجرتي شجرة البرتقال الرائعة - خوسيه ماورو دي فاسكونسيلوس (ص١٥٨)
الآ، عرفت فعلاً ما الذي يعنيه الألم. الألم، ليس في تلقي الضرب حتى الإغماء. وليس في انغراز قطعة من الزجاج في إحدى قدميك تستوجب نقلك إلى الصيدلية لرتق جرحك. الألم، هو هذا الشيء الذي يحطم قلبك، الألم هو...
'Daha çok anlat.' dedim. 'Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.'
Bazıları için ölmek kolaydı. Uğursuz bir trenin gelmesi yetiyordu, tamamdı bu iş. Ama benim için göklere uçmak ne kadar güçtü. Herkes engel olmak için bacaklarımı tutuyordu.
Ahora ya sabía lo que era el dolor. Dolor no de recibir golpes hasta desmayarse. No de cortarse el pie con un pedazo de vidrio y recibir puntos en la farmacia. Dolor era eso que llenaba todo el corazó...
Agora você sozinho. Nada de medo que você está ficando um homenzinho. Meu
برای کشتن که حتما لازم نیست انسان هفت تیر بوک جونز را بردارد و تق تق، شلیک کند! من به این طرز کشتن معتقد نیستم. انسان می تواند کسی را در قلبش بکشد. اگر انسان از دوست داشتن کسی دست بردارد، او را در قلب...
¿ Y por qué no aprendes y haces como yo?
Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
Güzel bir köşe var. Yiyecek bir şeyler götürürüz. En çok ne istersin?Seni, Portuga.Ben salamdan, yumurtadan, muzdan söz ediyorum...Her şeyi severim. Evde yiyecek bir şey bulunduğumuz zaman sevmeyi öğr...
Herkes avluya giriyor ve öğretmenin bulunduğu yeri arıyor. Öğretmen bizi dörder dörder sıraya diziyor, koyunlar gibi sınıfa giriyoruz.
Mas que lindo pezinho de Laranja Lima! Veja que não tem nem um espinho. Ele tem tanta personalidade que a gente de longe já sabe que é Laranja Lima. Se eu fosse do seu tamanho, não queria outra coisa....
Allá en casa la pobreza era tanta que desde muy temprano uno aprendía eso de no gastar en cualquier cosa. Todo costaba dinero. Todo era caro.
Showing 1 to 20 of 33 results